Rahim Ağzı Kanseri (Serviks Kanseri, Servikal Kanser)
Genel Bilgiler
Gelişmemiş ülkelerde en sık, gelişmiş ülkelerde ise rahim ve yumurtalık kanserinden sonra 3. en sık görülen jinekolojik kanserdir. Rahim ağzı kanseri tedavi edilebilir ve önlenebilir bir kanserdir. Özellikle erken evrelerde tespit edildiğinde kür şansı çok yüksek olan bir kanser türüdür.
Rahim Ağzı
Rahim ağzı, rahmin vajina ile birleştiği alt bölümüne verilen isimdir. Anatomik olarak rahimle arasında net bir sınır olmamasına rağmen rahim ağzı kanseri hem oluş nedenleri açısından, hem de tedavi seçenekleri açısından rahim kanserinden önemli farklılıklar göstermektedir.
Rahim ağzında iki temel hücre tipi bulunur. Rahim ağzının dış kesiminde çok katlı yassı epitel bulunurken, rahim ağzının iç bölümlerinde, rahim ağzı kanalına doğru bez epiteli (glandüler epitel) bulunmaktadır. Çok katlı yassı epitelin bez epiteline dönüştüğü sınır bölgesine de transformasyon zonu ismi verilmektedir ve bu bölgede de değişimini tamamlamamış metaplastik hücreler bulunur. Rahim ağzı kanserinin tamamına yakını transformasyon zonundaki metaplastik epitelden gelişmektedir.
Rahim ağzı kanseri en sık yassı epitel hücreli kanser şeklinde görülürken ikinci sıklıkta bez epitelinden kaynaklanan adenokanser tipinde görülmektedir. Daha az sıklıkta ise adenoskuamöz kanserler, berrak hücreli kanserler, karsinosarkomlar ve nöroendokrin tip kanserler görülebilmektedir.
Rahim Ağzı Kanseri Risk Faktörleri
Rahim ağzı kanserlerinin çok büyük bölümü Human Papilloma Virus (HPV) enfeksiyonu ile ilişkilidir. HPV’nin insanları enfekte edebilen 200’den fazla tipi bulunmaktadır. Bunların bir kısmı düşük riskli tiplerdir ve genel olarak siğillerden sorumludur, bir kısmı yüksek riskli tiplerdir ve rahim ağzı kanserinden sorumlu tiplerdir, bir kısmının ise risk kategorisi henüz bilinmemektedir.
HPV, yakın cilt teması ile bulaşan bir virustur. Bu nedenle en sık bulaşma yolları cinsel yollarla (vajinal, oral, anal ilişki) olmaktadır.
HPV enfeksiyonu çok yaygındır. Hatta tüm dünyada cinsel yolla bulaşan en sık enfeksiyon etkeni HPV’dir. Batı toplumlarında cinsel aktif kadınların yaklaşık %75’i hayatlarının bir döneminde en az bir HPV tipi tarafından enfekte olmaktadır.
HPV enfeksiyonu sonrası %85-90 oranında 1-2 yıl içerisinde bağışıklık sisteminin yardımı ile vücuttan tamamen temizlenmektedir. Yaklaşık %10-15 hastada enfeksiyon 2 yıldan uzun sürebilmektedir ve buna HPV persistansı denir. Rahim ağzı kanseri yönünden risk altındaki grup HPV persistansı gösteren bireylerdir. Rahim ağzı kanseri taramalarında HPV DNA bakılmasının esas amacı uzun süreli HPV enfeksiyonu bulunan bireylerin tespit edilmesi ve henüz kanser oluşmadan gerekli önlemlerin alınmasıdır.
Diğer risk faktörleri ise:
- Sigara tüketimi
- Erken yaşta ilk cinsel ilişki
- Çoklu partner
- Düşük sosyo-ekonomik durum
-
Bağışıklık sisteminin
bozulması (organ nakli hastaları, hematolojik maligniteler ya da
uzun süreli immun supresan kullanmak zorunda olan hastalar)
Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri
Genellikle rahim azğsı kanseri yıllar içerisinde yavaş bir şekilde gelişir. Kanserleşmeden önce genellikle rahim ağzında hücresel değişiklikler başlar. Bu dönemde herhangi bir belirti ve bulgu vermez, ancak rutin kontrollerde ve alınan Smear/HPV DNA testlerinde yakalanabilir. Smear testinde ya da HPV testinde anormallik görülmesi durumunda doktorunuz size Kolposkopi yapılmasını ve rahim ağzından biyopsi alınmasını önerebilir. Daha geç dönemde artık kanser geliştikten sonra erken evrelerde belirti ve bulgular silik ve hafif olabilir. Erken dönemde görülen en sık belirtiler özellikle cinsel ilişki sırasında ve sonrasında görülen kanamalar ve lekelenmelerdir. Daha geç dönemlerde ise kasık ağrıları, hem ilişki sırasında hem de kendiliğinden oluşan düzensiz kanamalar, bulanık renkte sulu akıntı, idrardan kan gelmesi gibi yakınmalar görülebilir.
Rahim Ağzı Kanserinin Evreleri
Rahim ağzı kanseri tanısı konulduktan sonraki basamak hastalığın evresini belirlemektir. Hastalığın evresi kabaca hastalığın ne kadar yayıldığını göstermektedir. Hastalığın evresi ayrıca tedavi şeklini belirlemek için de önemlidir.
Rahim ağzı kanseri tanısı konulduğunda evresini belirlemek amacı ile tam bir fiziksel muayene, rektal muayene, ve gerekli durumlarda rektoskopi ve sistoskopi gibi komşu organların incelemesi yapılmalıdır. Görüntüleme yöntemleri hastalığın evresinin belirlenmesinde önemlidir. Bu amaçla bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans (MR) ya da pozitron emisyon tomografisi (PET/BT) tetkikleri istenebilir. Rahim ağzı kanserinin evresinin belirlenmesinde aşağıdaki faktörlere bakılmaktadır
- Tümörün boyutu
- Rahim ağzına ne kadar derinlikte invazyon yaptığı
- Vajina, pelvik dokular, rektum ve mesane gibi komşu yapıların tümörle tutulup tutulmadığı
- Lenf bezlerine yayılım olup olmaması
- Uzak organlara yayılım olup olmaması
Rahim Ağzı Kanserinde Tedavi Yöntemleri
Rahim ağzı kanseri için birçok tedavi seçeneği bulunmaktadır. Hangi yöntemin sizin için en uygun yöntem olduğuna aşağıdaki faktörlere bakılarak karar verilir
- Hastalığın evresi
- İleride çocuk sahibi olma isteğiniz
- Sizin sahip olduğunuz eşlik eden önemli hastalıkların varlığı
Temel olarak cerrahi tedavi ve radyasyon tedavisi olarak iki farklı tedavi seçeneği mevcuttur. Sizin için hangi seçeneğin daha uygun olacağına mutlaka doktorunuzla birlikte karar vermelisiniz.
Erken evre rahim ağzı kanserinde genellikle uygun hastalarda cerahi tedavi tercih edilirken daha ileri evre hastalıkta ya da cerrahi tedavinin uygun olmadığı hastalarda radyoterapi ve kemoterapi kombinasyonu uygulanabilmektedir.
Rahim Ağzı Kanserinde Cerrahi Tedavi
Rahim ağzı kanseri için cerrahi tedavi seçenekleri arasında birbirinden farklı teknikler mevcuttur. Cerrahi tekniğin seçiminde hastanın yaşı, hastalığın evresi, çocuk doğurma arzusu gibi faktörler göz önünde bulundurulmaktadır.
Başlangıç aşamasında ya da çok erken dönemdeki kanserlerde rahim korunarak hastaların çocuk doğurma fonksiyonları korunabilmektedir. Buna fertilite koruyucu cerrahi adı verilir. Rahim ağzı kanserinde doğurganlığın korunması için uygun olup olmadığınızı mutlaka doktorunuzla kanuşmalısınız. Doğurganlığın korunmasının mümkün olmadığı ya da arzu edilmediği durumlarda tercih edilen cerrahi yöntem “Radikal Histerektomi” işlemidir. Radikal histerektomi ameliyatı normal bir rahim alma ameliyatından teknik olarak daha karmaşık ve daha riskli bir ameliyattır. Bu nedenle mutlaka jinekolojik onkoloji eğitimi almış ve bu konuda tecrübesi olan cerrahlar tarafından uygulanmalıdır. Radikal histerektomi ile birlikte cerrahinin diğer önemli bileşeni lenf bezlerinin değerlendirilmesidir. Radikal histerektom iile birlikte ya da öncesinde pelvik lenf bezlerinin değerlendirilmesi çok önemlidir. Eğer lenf bezlerinde yayılım olduğu gösterilirse rahi mameliyatından vazgeçilip tedavi yöntemi olarak kemo-radyoterapi seçilmesi daha uygun olabilir.
Rahimle birlikte yumurtalıkların çıkarılması standart bir işlem değildir. Özellikle genç hastalarda mümkün olan durumlarda yumurtalıkların bırakılması daha avantajlı olmaktadır. Genç hastalarda yumurtalıkların cerrahi olarak çıkarılması hastaların erken menopoza girmesine, kısa ve uzun vadede birtakım sıkıntılar yaşanmasına neden olabilmektedir.
Yumurtalıkları alınmayan hastalarda ameliyattan sonra olası bir radyoterapi ihtimaline karşı yumurtalıkalrın radyoterapi sahasının dışına taşınmasına ovaryan transpozisyon denmektedir ve radyoterapiye bağlı menopozu engellemeye yardımcı olan bir yöntemdir.
Cerrahi tedavi seçeneği uygulanan hastalarda bazen cerrahi sonrası ek tedavi almaları söz konusu olabilir. Cerrahi sonrası alınan parçaların patolojik inceleme sonuçlarına göre:
- Bazı hastalara hiçbir ek tedavi gerek olmayacaktır ve rutin takiplere geleceklerdir.
- Bazı hastalarda radyoterapi ihtiyacı olacaktır ve ameliyat sonrası 3-4. haftalarda radyoterapi verilmesi önerilecektir
-
Bazı hastalarda ise
radyoterapi ile birlikte kemoterapi alması söz konusu
olabilecektir.
Rahim Ağzı Kanserinde Kemoradyoterapi
Radyoterapide temel hedef yüksek enerjili X ışınlarının tümör ve çevresindeki dokulara verilerek tümöral hücrelerin ölmesini sağlamaktır. X ışınları iki şekilde tümöre ulaştırılır:
- Brakiterapi (İç ışın): Rahim ağzı kanalına yerleştirilen iridyum çubuklardan yayılan radyoaktif ışınım tümöral dokulara etki eder
- Eksternal Beam Radyoterapi (Dış ışın): X ışını kaynağı vücudun karşısındaki bir cihazdır. Tümör bölgesine odaklanmış şekilde radyoaktif ışınlar uygulanır.
Rahim ağzı kanserinin birincil tedavisinde radyoterapi ile birlikte etkinlğin artırılması için değişken dozlarda kemoterapi de verilmektedir.
Rahim ağzı kanseri tedavisi sonrası yaşam
Rahim ağzı kanserinin tedavisinin ardından hastaların yakın takip edilmesi gerekir. Bu takibin amacı eğer kanser tekrarlarsa bunun erken dönemde ve tedavi edilebilir aşamada tespit edilebilmesidir.
Takip aralıkları tedavi bitiminden sonraki 2 yıl için 3 ayda bir, 2-5 yıl arasında 6 ayda bir, 5 yıldan sonra da yılda bir şeklindedir. Takip sırasında şüpheli bulguların saptanması durumunda takip sıklıkları değiştirilebilir.
Her takibe geldiğinizde doktorunuz öncelikle sizin semptomlarınızı ve şikayetlerinizi sorgulayacaktır. Daha sonra detaylı bir fizik muayene gelir. Fizik muayenede hem sistemik olarak tüm vücut, hem de ameliyat bölgesi be genital bölgelerin muayenesi yer alır. Vajinal muayene fizik muayenenin ayrılmaz bir parçasıdır. Rahim ağzı kanserleri en sık vajen tepesinde tekrarladığı için kontrole her geldiğinizde vajinal muayene olmalıdır.
Smear tetkiki bazı durumlarda fayda sağlamakla birlikte her muayenenin bir parçası olmayabilir, doktorunuz daha seyrek aralıklarla smear tetkiki isteyebilir.
Vajinal ultrasonografi tetkiki ise vajinal muayenenin bir parçası olarak gerçekleştirilebilir.
Kontrolünüz sırasında kanser nüksünü düşündüren şikayetleriniz varlığında ya da yapılan testlerde şüpheli bulgulara rastlandığında daha doktorunuz daha ayrıntılı tetkikler ve görüntüleme yöntemleri isteyebilir.
Hastalığınız süresince doktorunuzla iletişim
Hastalığınızın tanısından itibaren doktorunuzla samimi ve güvene dayalı bir iletişim kurabilmeniz çok önemlidir. Kanser tanısı almak şüphesiz ki hayatınızdaki en önemli dönüm noktalarından birisidir ve sizin için birçok bilinmezlik taşımaktadır. Kafanızdaki endişelerin ve soruların doktorunuz tarafından en doğru ve çabuk biçimde aydınlatılması sizin tedaviye olan inancınızı ve uyumunuzu etkileyen en önemli faktördür.
Doktorunuz mevcut durumunuz hakkında detaylı bir bilgilendirme yaptıktan sonra mevcut tedavi alternatiflerini detaylı olarak sunmalıdır. Her tedavi alternatifinin olumlu ve olumsuz tarafları mevcuttur ve bunların sizin aktif katılımınızla ortak bir şekilde tartışılıp sizin için en iyi yönetim şeklinin belirlenmesi gerekmektedir.
Bu aşamada size ne kadar anlamsız ya da çözümü çok zor gibi gelse de tüm endişe ve beklentilerinizi doktorunuzla konuşmalısınız.
İkinci görüş
Kanser tanısı konduktan sonra en ideali mümkün olan en kısa zamanda en doğru tedaviye başlamaktır. Kanser tedavisi alanında uzmanlaşmış hekimlerden oluşan bir ekiple yapılması gerekmektedir. Bu ekibin içerisinde
- jinekolojik onkoloji cerrahisi uzmanı,
- tıbbi onkoloji uzmanı
- radyasyon onkolojisi uzmanı
- patoloji uzmanı
- radyoloji uzmanı
olmalıdır.
Bu aşamada sizinle ilgili verilen kararlardan tatmin olmadıysanız ya da endişe ve sorularınızı doktorunuzla yeteri kadar paylaşamadığınızı düşünüyorsanız hastalığınız ile ilgili ikinci görüş almanız gerekebilir.
İkinci görüş almadan önce doktorunuzla olan görüşmenin en etkili biçimde yürümesi için birtakım hazırlıklar yapmanız gerebilir.
- Hastalığınız ile ilgili şimdiye kadar yapılmış olan muayene notları, kan tetkikleri, görüntüleme raporları ve varsa bunların görüntü CD leri, varsa patoloji raporları ve ameliat olduysanız ameliyet raporları ve hastaneden çıkış epikrizlerini hazırlamanız gerekir
- Hastalığınızla direkt olarak ilgisi olmasa bile önceki tıbbi kayıtlarınız, sistemik hastalıklarınızla ilgili tanı ve tedavi kayıtlarını hazırlamanız faydalı olacaktır.
Doktorunuzla hastalığınızın her aşamasında tüm endişelerinizi ve beklentilerinizi paylaşabileceğiniz bir iletişim olrtamının oluşması son derece önemlidir. Görüşme sırasında aklınızda olan tüm soruları sorabilmelisiniz, hatta görüşmeye gelmeden önce aklınızdaki soru ve beklentileri not alırsanız ve doktorunuzun cevaplarını da not ederseniz sizin için daha verimli bir görüşme olabilir.